Gündem

Yazar Saliha Erdim, “Çocuklar, anne ve babalarının aynasıdır”

Yoğun ilgi ile devam eden 14. Kocaeli Kitap Fuarı’nda yazarlar Yavuz Yiğit ve Saliha Erdim, kitapseverlerle bir araya geldi

Bu yıl “Savaşın ve Acının Edebiyatı” teması ile düzenlenen 14. Kocaeli Kitap Fuarı, yoğun ilgi ile Kocaeli Kongre Merkezi’nde devam ediyor. Akçakoca Salonu’nda yazarlar Yavuz Yiğit ve Saliha Erdim kitapseverler ile bir araya geldi. Çocuğun 0-7 yaş dönemindeki aile eğitiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Yazar Saliha Erdim, “Bu dönem çocuğun gördüğünün, sezdiğinin, hissettiğinin, hayatının her aşamasında onu etkileyecek kadar en derinlere kodlandığı dönemdir. Çocuklar anne ve babaların aynasıdır” dedi.  

“0-7 YAŞ HAYATIMIZIN ‘ÇÜNKÜ’ DÖNEMİDİR”

Allah’ın ‘insanı hiçbir şey bilmez olarak yaratık’ ayetine atıfta bulunan Yazar Saliha Erdim, “Rabbimiz buyuruyor ki, ‘biz insanı hiçbir şey bilmez olarak yarattık.’ Peki insan nerede öğreniyor, ailede öğreniyor. Nasıl öğreniyor? 0-7 yaş arasında öğrenerek öğreniyor. Anne ve baba ne yaparsa onu görüyor. Söylediklerini algılama, idrak etme ve gereğini yapma gibi akıl ve muhakeme olguları henüz olmadığı için soyut kavramaları görerek algılıyor. 0-7 yaş hayatımızın “çünkü” dönemidir. Bu da yaptıklarımızı modellediğimiz içindir. Çocuğa ‘başını niye kapatıyorsun’ derseniz ‘annem kapatıyor diye ben de kapatıyorum’ der. ‘Niye namaz kılıyorsun?’ ‘Çünkü babam namaz kılıyor’ der. ‘ Niye şunu yaptın çünkü abim de yapıyor’ der. O yüzden iyi bir insan yetiştirmek istiyorsanız; 0-7 yaş önemli. Dindar bir evlat yetiştirmek istiyorsanız; 0-7 yaş. İnsanları seven, insanlara değer veren, kendisine değer veren bir evlat yetiştirmek istiyorsanız; 0-7 yaş” şeklinde konuştu.

“EN AHLAKLI OLMAMIZ GEREKEN YER AİLEMİZDİR”

Yazar Erdim ilgiyle izlenen söyleşisinde anne ve baba arasındaki ilişkinin çocuğu doğrudan etkilediğine dikkat çekti  “Anne ve babanın birbirine bakışındaki duyguyu bile çocuk sezer. Anne ve baba birbirine güzel mi bakıyor sinirli mi bakıyor diye algılamalar yapar” diyen Erdim, “Çocuk anne ve baba arasındaki bakışı anlar, anne şudur baba şudur, çocuk olmak şudur diye tanımlar oluşturur. Kendi zihninde bunları bir anlama dönüştürür. Çocuğa nasihat verirsiniz çocuğum saygılı ol dersin, çok doğru bir söylemdir. Sen çocuğuna saygı duymazsan çocuk saygıyı öğrenemez. Anne ve baba, evde başka davranıp dışarıda başka davranırsa çocuk şunu öğrenir, dışarıda iyi olmak zorundasın evde nasıl olduğun önemli değil. Şuan toplumun  böyle bir derdi var. Dışarda melek içerde zehir zemberek. Bizim aile hayatımız en iyi halimizi sergilememiz gereken yerdir. En ahlaklı olmamız gereken yer ailemiz yani kalemiz. Ben eşime kötü davrandığımda çocuğumun dengesini bozacağımı bileceğim” ifadelerini kullandı.

“GÖSTERİŞ ÇAĞINDA YAŞIYORUZ”

Akçakoca Salonu’nda Yazar Yavuz Yiğit ise “Heyecan Aşısı Nasıl Yapılır?” konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. Y Kuşağına ait çocukların son sokak çocukları olduğunu, 2000’li yılların başında doğanların da bu çerçeve içerisine dahil edilebileceğini ifade eden yazar şöyle konuştu:  “Ama 2010’dan sonra doğan çocuklar artık sokak çocukları değil. Sokak kalmadı çünkü sokakta alan kalmadı. Eskiden aileler çocuklarını sokağa ve top sahasına rahatça gönderiyordu. Ama şimdi bakıyorum şuan çocuklarınızı, otobüse bindirip bir yere göndermezsiniz. Sokak çocuğu olmak insana takım çalışmasını katar, sokak çocukları daha dayanıklıdır.”

ÜÇ TEMEL SORUN

Günümüz çocuklarının üç temel sorunu olduğunu kaydeden; bunlardan birincisini ise bolluk paradosku olarak belirleyen yazar  şunları söyledi:  “Birçok seçeneğin içerisinde yaşıyorlar. Bu bolluk içerisinde çocuklarımız ve gençlerimiz tercihte bulunmada zorlanıyorlar. Bu devrin çocuklarının ikinci büyük sorunu; aşırı bir gösteriş çağında yaşıyoruz. Çocuklar ve gençler sosyal medyadan dünyanın birçok yerindeki en zevkli yiyecek ve eğlencesini görebiliyor. Ülkemizde gençlere soruluyor ‘elinizde imkân olsa yurt dışında yaşamak ister misiniz?’ Sonuçta yüzde 65, ‘evet yurt dışında yaşamak istiyorum’ diyor. Fransa’da bu durum yüzde 70, İngiltere’de yüzde 72, aslında oradaki gençlerde başka bir yerde yaşamak istiyor. Biz burada o kadar çok mutsuz hissettiriliyoruz. İnsanlık tarihin  en iyi çağını yaşıyor. 1980’de reflü olsanız midenizin yarısını alıyorlardı. Bugün hastalık bir ilaç ile tedavi ediliyor. 1930’da dünya ortalama yaşam ömrü 35, o dönemin müreffeh ülkelerinden İngiltere’de ortalama ömür süresi 40 yıldır. Ama şimdi biz daha mutsuzuz sebebi neden eskiden kimse bizim gözümüzün önünde bizi kıskandırmıyordu. Elinizde telefondan birçok farklı şehirdeki insanların faaliyetlerini görebiliyorsunuz. Ama aslında elindeki telefonunla mutlu da olabilirdin. Bu sosyal medya hayatımıza son 15 yılda soktu bir şeydir. Gençler ve çocuklarla alakalı üçüncü sorunumuzda dikkat dağınıklığı sorunu yaşıyoruz. Bu devirde dikkatinizi bir yere yarım saat odaklamanız bütün firmalar tamamen zarardır.”

İYİ, DOĞRU VE DÜRÜSTLÜK ERDEMLERİNİN ÖNEMİ

Konuşmasının son bölümünde çocukların ve gençlerin yetiştirilmesinde iyi, doğru ve dürüstlük gibi erdemlerin dikkate alınmasının gerekliliğine dikkat çeken Yazar Yiğit, film ve çizgi film karakterlerinden örnek vererek, çocukların ve gençlerin her zaman buradaki iyi karakterleri tutarak, tercih ederek ve bunun bilincinde olarak yetiştirilmesi gerektiğini ifade etti. Yazar Yiğit, “Günün sonunda yetenekli çocuklar yetiştireceğiz evet, çocuklara bir dava vereceğiz ama erdemli  insan, insan haklarına saygılı insan yetiştireceğiz. İnsan onuruna değer veren bir çocuklar yetiştirmezsek, günün sonunda yetenekli bir çocuğun manası yok” dedi. Yazar Yiğit, söyleşisinin sonunda okurlarından gelen sorulara da yanıt verdi.